iki kilometre mesafedeki okulumuza her gün yayan gidip gelirdim. Umumiyetle okula harçlık alamadan gider, gün boyu hiç bir şey yiyemeden, ikindi vakitlerinde evime dönerdim. Mevsim sonbaharsa, yol kenarlarındaki ağaçlardan meyve aşırmak suretiyle açlığımı bastırırdım. Yine böyle bir sonbahar gününde, oldukça rampa sayılan eve dönüş yolunda tırmanırken, yolumun 200 metre uzağında bulunan,ve meyveleri sararmış elma ağacının tacizkar davetine kayıtsız kalamadım. Açlıktan mecalsiz düşmüş midemin de baskısıyla elma ağacına doğru yöneldim.
Ağacın dibine geldiğimde, elmaların uzaktan göründüğünden daha güzel olduğuna şahit oldum. Ağaca çıkma konusunda, yaşdaşlarıma göre daha yetkindim... Bir çırpıda çıktığım ağaçtan kafi miktarda elma yedim. Sonrasında ceplerimi de doldurdum... Depoladığım enerjiyle ve doygunluk ihssiyle birlikte ağaçtan inerek evin yolunu tuttum.
Sonraki günün sabahında, beldenin içinden geçerken, esnaf olan bir abi bana seslenerek, eliyle uzattığı parayı, yine esnaf olan dayıma verip veremeyeceğimi sordu. Ben de verebileceğimi söyleyerek kendisine yöneldim. Yaklaşmamla sol şakağıma okkalı bir şamar yemem bir oldu.. Şamarın nerden geldiğini anlamıştım anlamasına... suçlu olunca, tepki için programlınmış bütün uzuvlarım tavşan kesildiler... Yüzüne karşı, sen de vur be abi diyerek sineye çektim silleyi...
Boş midemin karşı koyulmaz ihtirasına kurban, boynu bükük başaklar misali okulun yolunu tuttum. Bir gün önce yediğim sarı çörtük elmaların bedeliydi bu maruz kaldığım şiddet... Öğrenciye şiddete hayır!... :)...
o günden sonra, ne o elmaları nede yediğim şamarı unutabildim...
*Çörtük elma: ceviz boyutundaki küçük elmalara verilen isimdir...
*İbrahim Tenekeci nin geldik sayılır isimli kitabında Çördük (acı elma) olarak nitelendirilmiş...
24/09/2012
Ah o çocukluk, dedirten bir anı olmuş.
YanıtlaSilAynen... çocukluk + yokluk da diyebiliriz... :) Yokluğun bir de şöyle bir açılımını yapayım... Bizim fındık bahçelerinin içinde kıyısında kenarında hiç meyvemiz yoktu ve bu sebepten olsa gerek ben de meyve üzerine çok düşen biriydim... Hala öyle meyve üzerine düşkünlüğüm var ancak bu sefer yemeyi değil fidan dikip yetiştirmeyi seviyorum... Şimdi hemen her bahçemin içinde mutlaka bir iki meyve fidanım var... Kıymetli yorumunuz için teşekkür ediyorum...
Sil