Yeter ki sen cemre getir, toprak benim.
Içime ürpertiler doğuyor. Betonlar gibi soguk ve cemresiz kalmak, ne hazin bir durum. Ben bu duruma düşmek istemiyorum. Anam! Dışarda hüküm Süren bahardan, kına kokulu, mübârek ellerinle cemre topla bana. Fazilet tohumları avucumda patlamaya sabırsız beklemede. Yeter ki sen cemre getir, toprak benim. Beton duvarlar girdi koluma ve demir kelepçeler bileklerime... Önüme karanlık gerildi, seçemiyorum. Yeter ki doğruya giden yolda bir fener tut, yada, işaret parmağınla ufuğu göster. Işık, benim içimde çığ çığ büyüyen imânımdır. Bedeninde ve beyninde meydana gelen bu hareketsizlik, bu durgunluk, ifade vermeye, veya avukatıyla görüşmeye çıkışları haricinde hemen hemen hiç bozulmadı. Bir hafta kadar sürdü bu. Sonra, biri geldi koğuşuna. Can simidi gibi geldi. Suçu suçsuzluk olan pırıl pırıl bir gençti bu. Onun gelişi Ferit’i kabuğundan çıkardı, birazcık da olsa canlanmasına sebep oldu. Namazlarını birlikte kılıp, birlikte kitaplar okudular. uzun uzun Sohbetler ettiler. Ferit'in, takl'd-i imandan, tahkik-i imana geçişine büyük faydaları dokundu bu dostluğun. Arkadaşı: -Hakiki hürriyeti Allah'a kullukta bulan insanın hürriyetini hiçbir zindan, ne kısıtlayabilir, ne elinden alabilir, sözünü mütemadiyen tekrarlayarak teselli ediyordu Ferit'i. | Ayrılık Benimle Kaldı | Mecbure İnalHer hakkı mahfuzdur... Görseller izinsiz kopyalanamaz çoğaltılamaz...
[full-width]
görseller harika , emeğinize sağlık...
YanıtlaSilRica ederim... yorumunuz için ben teşekkür ediyorum...
SilFevkalade bir yazı ve harikulade resimler.. Eyvallah efendim.
YanıtlaSilDeğerli yorumunuz içi çok teşekkür ediyorum Nizamettin bey...
Sil