Zülfü Livaneli |
Sandığı açıp eski kahverengi albümü çıkardım. Albümde geçmiş dönemlere ait yüzlerce fotoğraf vardı. Kimi çok eski siyah beyaz, kimi daha yakın zamanlara ait renkli. Eski siyah beyaz fotoğrafları daha çok seviyordum. Sanki o resimlerde bunlar. Fotoğrafçılar kadınla erkeğin hep belli bir biçimde durmalarını sağlıyorlardı.
Genç kadın şık bir iskemleye oturuyor, takım elbiseli ve kravatlı erkek yanında ayakta duruyordu. Bir elini de laubali olmayacak bir biçimde sandalyenin arkalığına dayıyordu. Daha kalabalık aile resimlerinde de yaşlılar öne dizilmiş sandalyelere oturuyor, torunları kucaklarına alıyor, orta yaşlı ya da genç olanlarsa onların arkalarına sıralanıyor, ayakta duruyorlardı. Bu fotoğraflardaki koreografi hiç değişmiyordu. Türk halkının resim çektirme biçimi buydu.
Ayrıca hiç kimse bugünkü gibi objektiflere gülerek bakmıyordu. O zamanlar resim çekilirken kimse “ Cheese ” diye bağırmıyordu herhalde. Ya da artist fotoğraflarında olduğu gibi “333” diyerek dudaklarını büzmüyordu. Ya ciddi bir ifadeyle duruyorlar ya da dudaklarının kıyısına belli belirsiz uçucu bir gülümseme konduruyorlardı. Özellikle kadınlar yapıyordu bunu. Saçlarını özenle tarıyor, en iyi giysilerini giyiyor ve o büyük resim çektirme gününe özenle hazırlanıyorlardı.
Bu albümlerden yayılan atmosferi çok seviyordum. Masum, temiz, duyarlı bir şeyler buluyordum bunlarda. Erkek çocukların, henüz birkaç aylıkken, cinsiyetlerini ispat etmek ister gibi pipilerinin görünmesine dikkat edilen çırılçıplak resimleri çekiliyordu.
Resimlerin çoğunun arkasına da, yana yatık işlek el yazısıyla, “Ellerinizden öpmeye geldim” cümlesi yazılarak tarih atılıyordu. Bu albümlere bakmak bana iyi geliyordu.. O gün sırtımda bornoz, başıma sardığım havluyla aile albümüne bakarken de aynı ferahlama duygusunu hissettim.
Zülfü Livaneli / Serenad
Genç kadın şık bir iskemleye oturuyor, takım elbiseli ve kravatlı erkek yanında ayakta duruyordu. Bir elini de laubali olmayacak bir biçimde sandalyenin arkalığına dayıyordu. Daha kalabalık aile resimlerinde de yaşlılar öne dizilmiş sandalyelere oturuyor, torunları kucaklarına alıyor, orta yaşlı ya da genç olanlarsa onların arkalarına sıralanıyor, ayakta duruyorlardı. Bu fotoğraflardaki koreografi hiç değişmiyordu. Türk halkının resim çektirme biçimi buydu.
Ayrıca hiç kimse bugünkü gibi objektiflere gülerek bakmıyordu. O zamanlar resim çekilirken kimse “ Cheese ” diye bağırmıyordu herhalde. Ya da artist fotoğraflarında olduğu gibi “333” diyerek dudaklarını büzmüyordu. Ya ciddi bir ifadeyle duruyorlar ya da dudaklarının kıyısına belli belirsiz uçucu bir gülümseme konduruyorlardı. Özellikle kadınlar yapıyordu bunu. Saçlarını özenle tarıyor, en iyi giysilerini giyiyor ve o büyük resim çektirme gününe özenle hazırlanıyorlardı.
Bu albümlerden yayılan atmosferi çok seviyordum. Masum, temiz, duyarlı bir şeyler buluyordum bunlarda. Erkek çocukların, henüz birkaç aylıkken, cinsiyetlerini ispat etmek ister gibi pipilerinin görünmesine dikkat edilen çırılçıplak resimleri çekiliyordu.
Resimlerin çoğunun arkasına da, yana yatık işlek el yazısıyla, “Ellerinizden öpmeye geldim” cümlesi yazılarak tarih atılıyordu. Bu albümlere bakmak bana iyi geliyordu.. O gün sırtımda bornoz, başıma sardığım havluyla aile albümüne bakarken de aynı ferahlama duygusunu hissettim.
Zülfü Livaneli / Serenad
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilYorumunuz sehven silinmiştir... Bunun için sizden özür diliyorum... selamlar...
Sil