İsmet Özel / Neyi kaybettiğini Hatırla |
Google Play Kitaplar uygulamasıyla okuduğum 2. kitap, İsmet Özel'in, Neyi Kaybettiğini Hatırla isimli kitabı oldu... Ayrıca bu kitap İsmet Özel'in okuduğum ilk kitabı... EPUB uzantılı ilk dijital kitap tecrubemi, geçtiğimiz günlerde Cemil Meriç'in Jurnal isimli kitabıyla yaşamıştım...
14 - 22 Temmuz 2017 tarihleri arasında gerçekleştirdiğim İstanbul seyehatimin dönüşünde, otobüs yolculuğu esnasında okumaya başladığım kitap, Müslümanların siyasetle bağının nasıl olması gerektiği yönünde istikamet çizen makaleler içeriyor.
Telif hakkı konusunda hassas davranan okuyucularımızı kızdırmamak adına hepsini burada paylaşmayacak olsam da, Nazar-ı dikkatimi celp eden alıntılarla baş başa bırakıyorum sizleri.
Çıkar korundukça da (kârlı çıkan hangi taraf olursa olsun) olayın kahramanı olan insanlar kayba uğrar; lâkin çıkar yani kâr büyür. Kâr insanlara egemen olur. İnsanlar kendilerine çalışmazlar, kâra hizmet ederler ve kendilerinin kârlı çıktığını sanırlar.
1848 yılı Paris'te işçilerin adım başı ayaklandıkları yıldır. Bu ihtilallerin sonucu olarak ortaya çıkan Anayasa'da "devlet her yurttaşa iş temin etmek mecburiyetindedir" hükmü yer almış ve Anayasa hükmü yerine getirilebilsin diye Paris'in bütün kaldırımları sökülüp tekrar döşenmiştir.
Emperyalizm denetim altında tuttuğu ülkelerde bir tür demokrasi ve bir tür insan haklarına saygılı düzen istiyor. Ama bu demokrasi o ülke insanlarının metropol ülkelerdeki insanlarla boy ölçüşebilecek haklarla donatılmasını değil, metropol ülke insanlarının çevre ülkelerde kendilerini “evlerinde” hissetmesine imkân verecek bir demokrasi…
Türkiye’de devletin gücünün kaynağı halkın yani en azından yüzde doksanı Müslüman olduğu dile getirilen halkın güçsüzlüğü, çaresizliği ve istikametten mahrum oluşudur.
—Bir sinekle bir devlet başkanı arasında ne benzerlik vardır? Her ikisi de gazeteyle öldürülebilir.
— Gücümüz neredeyse, zaafımız da orada beliriveriyor.
— Eceli gelen köpek cami duvarına siyer.
Devletin bir gerçek şahıs olmadığını biliyoruz. Ama devletin belli gerçek şahıslarla vücut bulduğunu da biliyoruz.
— medyanın gücü yok, gücün medyası var.
Kitabı okumak isteyeceklerin heyecanına ket vurmamak maksadıyla, bana hitap eden alıntıların tamamını burada paylaşmıyorum. Ben de Spoilera hayır diyenler kervanına katıldım.
14 - 22 Temmuz 2017 tarihleri arasında gerçekleştirdiğim İstanbul seyehatimin dönüşünde, otobüs yolculuğu esnasında okumaya başladığım kitap, Müslümanların siyasetle bağının nasıl olması gerektiği yönünde istikamet çizen makaleler içeriyor.
Telif hakkı konusunda hassas davranan okuyucularımızı kızdırmamak adına hepsini burada paylaşmayacak olsam da, Nazar-ı dikkatimi celp eden alıntılarla baş başa bırakıyorum sizleri.
İsmet Özel, Neyi Kaybettiğini Hatırla, Alıntılar
Çıkar korundukça da (kârlı çıkan hangi taraf olursa olsun) olayın kahramanı olan insanlar kayba uğrar; lâkin çıkar yani kâr büyür. Kâr insanlara egemen olur. İnsanlar kendilerine çalışmazlar, kâra hizmet ederler ve kendilerinin kârlı çıktığını sanırlar.
1848 yılı Paris'te işçilerin adım başı ayaklandıkları yıldır. Bu ihtilallerin sonucu olarak ortaya çıkan Anayasa'da "devlet her yurttaşa iş temin etmek mecburiyetindedir" hükmü yer almış ve Anayasa hükmü yerine getirilebilsin diye Paris'in bütün kaldırımları sökülüp tekrar döşenmiştir.
Emperyalizm denetim altında tuttuğu ülkelerde bir tür demokrasi ve bir tür insan haklarına saygılı düzen istiyor. Ama bu demokrasi o ülke insanlarının metropol ülkelerdeki insanlarla boy ölçüşebilecek haklarla donatılmasını değil, metropol ülke insanlarının çevre ülkelerde kendilerini “evlerinde” hissetmesine imkân verecek bir demokrasi…
Türkiye’de devletin gücünün kaynağı halkın yani en azından yüzde doksanı Müslüman olduğu dile getirilen halkın güçsüzlüğü, çaresizliği ve istikametten mahrum oluşudur.
—Bir sinekle bir devlet başkanı arasında ne benzerlik vardır? Her ikisi de gazeteyle öldürülebilir.
— Gücümüz neredeyse, zaafımız da orada beliriveriyor.
— Eceli gelen köpek cami duvarına siyer.
Devletin bir gerçek şahıs olmadığını biliyoruz. Ama devletin belli gerçek şahıslarla vücut bulduğunu da biliyoruz.
— medyanın gücü yok, gücün medyası var.
Kitabı okumak isteyeceklerin heyecanına ket vurmamak maksadıyla, bana hitap eden alıntıların tamamını burada paylaşmıyorum. Ben de Spoilera hayır diyenler kervanına katıldım.
Yorum Gönder
♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.