29.8.18

Adam olmadığı için, insanlığa vekâlet ediyordum


Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar Romanını okurken nazar-ı dikkatimi celbeden notlara ait iktibaslar...


Realite


Beni yaşlı mı buluyor acaba, saçlarım dökülüyor diye? Biraz daha zayıf olmalıydım. İş hayatı insanı şişmanlatıyor. Evliliği nedense aklına getirmedi. Sürekli genç kalmak için ne yapmalı? Neşeli mi görünmeli? Neşeli mi?

Zaaflarımıza hafifletici sebepler bulup, acizliğimizi beraat ettiriyoruz.


İnsan, Turgut’u tanımasa, bir kadın var, derdi. Yuvanın bütünlüğünü bozmadıkça, küçük maceralar bile hoş görülebilirdi. Bunlar, tırnak kırılması gibi, yerinin doldurulması kolay boşluklardır. İnsan acısını duymaz bile.

Bedbin Ruh Hali


Ben artık hiç gülemeyeceğim dostum. Her nefes alışımda kalbim ağrıyor. Yıllar geçtikçe kalbimin derinliklerinde biriken keder tortuları, içimi ağırlaştırıyor, nefes alamıyorum. Üzerime çöken karanlık, ruhumu eziyor, acı hatıraların izleri hafızama bütün keskinliğiyle kazınıyor.

Benim de herkes gibi kaygısız, sevinç dolu bir yaşantıya hakkım yok mu? diye soruyorum. Ben de herkes gibi günlük sevinçlerin, heyecanların akışına kapılıp gidemez miyim? Neden olaylar, benim üzerimde silinmez izler bırakıyor? Kaderime lanet ediyorum. Günlerce, gözyaşları içinde, sana yazmayı düşündüm. Fakat ıstırapların beni nasıl harap ettiğini, aklımı ve duygularımı nasıl altüst ettiğini bilemezsin. Ağlamaktan kızarmış gözlerimin önünde, yazmaya çalıştığım satırlar bulanıyor, birşeyler yazabilmek için boş yere çırpınıyordum.

Sorulmasın


Ne yazıyorsunuz? Olmazmış. Kibar çevrelerde sorulmazmış. Batıdan gelen güzel bir alışkanlık. Ne yapıyorsunuz, ne kadar kazanıyorsunuz, denilmezmiş. Adamlar uzun uzun düşünmüşler. Doğulunun içtenliğini de incelemişler. Bilimsel olarak. Sonunda sorulmamasında karar kılmışlar. Birbirine yalnız, daha iyi olun inşallah filan diyebiliyorsu...

Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.


Belki de hayattan bıkmaktan korkuyorum.

Beni Değiştiremezsin


Bana evlenmenin nasıl kötü bir burjuva alışkanlığı olduğunu anlattı Burhan. Doğrusu çok güzel ifade etti durumu. Bir hafta sonra da evlendi: bana da haber bile vermedi. Bir gün yolda birlikte giderken söz arasında söyleyiverdi evlendiğini. Burhan beni bir biçime sokmak istiyordu ve ben yattığım yerden onu ilgisiz gözlerle seyrediyordum. Aslında alçaklık bendeydi. Ona demeliydim ki: bırak beni içimde öyle sert ve bükülmez bir çekirdek var ki beni değiştiremezsin. Beni didik didik edebilirsin, canıma okuyabilirsin, fakat düzeltemezsin beni.

kitap alıntıları


Hiçbir işi sonuna kadar götüremiyorum (itiraf)


Evet alçaklık bendeydi: öyle yumuşak görünüyordum ki. Siz beni parçalamaya çalışırken, ben gizli gizli onarırım kendimi. Sonunda bilmediğiniz bir şey olur çıkarım ve sizi suçlarım: beni mahvettiniz diye. Sizlerle birlikte başarısız gibi görünürüm: fakat sonunda ihanet ederim sizlere. Hep bir yerde takılmamı beklersiniz; ben de aynı şeyi beklerim heyecanla. Sonunda, yarım yamalak bir başarıyla sıyrılırım işin içinden. Başarısızlığın sevimliliğine kapılırım ve sonunda gerçek başarısızlara ihanet ederim. Kusura bakmayın derim: hiçbir işi sonuna kadar götüremiyorum, başarısızlığı bile. Oysa kendimi onlara, olduğumdan başarısız göstermek için ne kadar çırpınmışımdır. Üniversitede en çok sevdiğim öğrenciler, yıllardır okulu bitiremeyenlerdi. Yanlarından ayrılamazdım. Onların başarısızlık masallarını büyük bir hayranlıkla dinlerdim. Sonra, onları öğrenci olarak bıraktım üniversitede: ben bitirdim. Meyhane arkadaşlarını da meyhanelerde bıraktım; ülkü arkadaşlarını da ülküleriyle başbaşa. Bir yerde durmasını bilemedim. Hiçbir yere varamadım. En çok da, başarısızların yanında kalmayı becermek isterdim. Beşiktaş’taki koltuk meyhanesindeki Reşit Beyle beraber geçirmek isterdim bütün saldırıyorlardı.

Adam olmadığı için, insanlığa vekâlet ediyordum


Burhan beni koruyordu; çünkü, onun yapması gereken teknik işleri de ben yürütüyordum gazetede. Yazması gereken yazılarını da çoğu zaman ben yazıyordum. Yazdığım yazıların çoğunu beğenmiyordu Burhan da. Fakat bu işler için adam olmadığından yazdıklarıma katlanıyordu. Benimle adam kıtlığı yüzünden görüşüyorlardı. Ben de onlar hesabına üzülüyordum. Yorulmuştum da. Adam olmadığı için, insanlığa vekâlet ediyordum. Esas adamlar gelseydi de ben de biraz rahat nefes alsaydım. Sonunda tabii birbirimize girdik.

Hürriyet


Yaşama şartlarını açıklar mısınız? Burada yemek ve uyuma saatleri belirli değildir. Kimsenin kimseyi dinleme zorunluluğu da yoktur. Birini dinlerken bile sonuna kadar beklemeyebilirsin: sözün yarısında dışarı çıkarsın canın isterse. İstemezsen hiç karşılık vermezsin konuşmalara. Yemeğe, isteyen tatlıdan başlar, isteyen de yemekten önce kahvaltı eder. İsteyen bütün gün gecelikle dolaşır, isteyen de elbiseyle yatağa girer.

Biraz korkutuyor bu hürriyet beni. Akıldışı bir hürriyete benziyor. Yemeği üstüne dökme hürriyeti de var mı? Sonuna kadar var. İstersen saatlerce de yıkanabilirsin. Ayrıca kimse beklemez banyonun kapısında yıkanman bitsin diye. Çok sevindim: anladığıma göre babam yok aranızda. Dinlenme saatlerine de karışılmıyor değil mi? Böyle işlerle uğraşan yoktur. Hürriyet tarifiniz nasıl? Sizin de hürriyetiniz, başkalarının hürriyetinin başladığı yerde mi bitiyor? Hayır, yok böyle bir şey. Herkes, başkalarını rahatsız etmekte de hürdür. Bana başka türlü bir hürriyet öğretmişlerdi. Hürriyetin öğretilebileceğini sanmıyoruz. Bana demişlerdi ki: ya başkaları da seni rahatsız etmeye kalkarsa? Haklı değiller miydi? Onları bırakıp gidersin hemen; başına böyle bir iş gelirse. Kabul edersiniz ki bu hürriyet, bu yaşayış akla uygun görünmüyor.

Her zaman olduğu gibi dışında kalıyorum düzenin. Bu benim kaderim. Biliyorsunuz, aramızda ıstırap çekenler, sizin gibi, düşünmeyi henüz unutmayanlardır. Düşünce, onlar için yalnız ıstırap kaynağıdır. Bu duruma gelen zavallı düşünce, artık onlara hayatlarını düzenlemekte yararı olmayan bir yük ve bizim verdiğimiz hürriyeti kabul etmelerine engel olan bozuk bir makinedir. Bu makine, son titreyişlerini yapmaktadır ve durmasını bilmediği için parçalanacaktır.

Oğuz Atay, Tutunamayanlar Kitabından Notları Okudunuz...
  1. Oğuz Atay'ın bu kitabını okumaya başlamıştım ama sanırım zamanlamam yanlıştı ve ilk başında geri bıraktım. Sağlam bir kafayla ara ara okumak gerekir sanırım. Alıntılardan sonra okuyasım geldi.Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Haklısınız çünkü, okumaya başlayıp bir çırpıda bitirilebilecek kitaplardan değil... Bitirmeyince de her yerde karşıma çıkan ve bitirmeliyim diyerek dert edindiğim bir kitaptı... :)

    Ziyaretiniz ve kıymetli yorumunuz için teşekkür ediyorum...

    YanıtlaSil
  3. Merhaba. Tutunamayanlar benim sevdiğim en güzel kitaplardan birisi... Bende vakti zamanında #şurada Tutunamayanlar ile ilgili bir yazı yazmıştım.

    Bu arada; geçiyordum bir selam vereyim dedim ! ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aleykumselam Mustafa bey... hoş geldiniz... sizin yazınızı en kısa sürede okuyup döneceğim! :)... yorumunuz ve selamınız için teşekkür ediyorum...

      Sil

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.