İ
stanbulda'ki kayınçım, yanasıca fazla kilolarımı atmam için nezaket gösterip yürüyüş bandı göndermiş sağolsun... Bir iki günden bu yana yürüyorum üzerinde... Hanım evde koyabileceğimiz müsait bir yer yok deyince biraz alınganlık göstermekle birlikte söyleminde haklı olduğunu düşününce! tamam dedim ve çatı katına çıkarıp yürüyorum kayan lastik dönencenin üstünde...
Yürümek alıkoyuyor beni boşa vakit öldürdüğüm beyhude hobilerimden... Televizyon izleyemiyorum örneğin... Hadi o neyse de en çok cep tefonumdan ayrı kalmak geriyor beni!... Faceboktan instagrama, oradan messengere sonra da whatsapa uçamıyorum!, Tarzan'ın gönlünce sarmaşıklara tutunarak daldan dala atladığı gibi dolaşamayınca haliyle soğuyorum, faydası olabilecek aktivitelerden... Eniştem Yürüyüş bisikleti de gönderecek ona biner pedal çeviririm daha iyi... Akşama sabaha atarım ben bu yürüyüş bandını... :)
Neyse Can sıkıntısına suni bir çözüm buldum... Yürüyüş bandının ekranına cep telefonumu yerleştiriyor ve film izliyorum... Böylece iki kuşu birden vurmuyorum... Kuşları hiç vurmadım... Vurdum mu acaba? galiba çocukken tuzaklarla ve tarlalarımızdaki pancarların altına, soğuk kış günlerinde soluklanmak üzere gizlenen kuşların üzerine abanmak suretiyle 3-5 tane yakalayıp sonrası malum... Keşke onları da yakalamasaydım da zaten kısacık ömürlerin önüne geçmeseydim... Oysa ki bunun güzel bir eğlence olduğunu öğretmişlerdi abiler bize...
Güzel olan her şeyin doğru olan şeyler olmadığını öğrendiğimde, bunu kabul etmekte zorlanmış olsam da, güzel olan şeylerde ısrarcı olmadım... Önce doğrular olmalı hayatımızda... Gerçi; "Dikkat ettiyseniz hayattaki en güzel şeyler; Ya kanun dışı, ya ahlak dışı, ya da şişmanlatıcıdır." demiş birisi!... Burada bahsedilen üçlemenin dışında kalan güzel şeylerde vardır mutlaka ve onları bulup yine de güzel şeylerle haşrolmakta bize bir yere kadar iyi gelecektir... Örneğin; doğaya çıkıp yürüyüş yapmak, fotoğraf çekmek, çektiğimiz fotoğrafları photoshop'ta maymun etmek, videoları after effect programından render ederek videolar hazırlamak gerçekten benim en fazla sevdiğim uğraşlarımdan biriydi... çevremizdeki doğal güzellikleri keşfedip sair zamanlarda pikniğe gitmek vs.
Konumuz dağıldı ama bunları da yazdığım iyi oldu... Örneğin kuşları hunharca yakaladığımı ve bunun doğru olmadığını kendime itiraf ettim mesela... Sonra hanımlarımızın mantıklı ancak kati bir suretle olmaz dedikleri şeylerde ısrarcı olmamanın en akıllıca bir tercih olduğunu, bizi doğru şeylerden alıkoyabilecek güzel şeylere one minute diyemesek bile lütfen biraz ara dememiz gerektiğini, güzel akrabaların hala var olduğunu, vb. gibi evla konulara temas ettik...
Falan filan inter milan diyelim de konuyu başlagıçta söylemeye çalıştığım mevzuya bağlayayım bir şekilde... Söylemek istediğm şu; Akşam yürüyüş bandında yürüyüş yaparken güzel bir film izledim... Film gerçekten hoşuma gitti... Azerice ve Türkçe kelimelerin aslında manalarının farklı anlama geldiğini ve bu farklı anlamların bazen eğelenceli anların yaşanmasına, bazen de kavgalara sebebiyet verebileğine şahit oldum... Bu tarz filmlerin sayısının çoğalmasını bir insan evladı olarak isterim doğrusu... Kardeşlik özde olsun...
Filmin adı da "Yanlış Anlama" zaten... Filmin ismiyle konusu tastamam uyum içerisinde... Yani ismiyle müsemma... İhtiyar tam manasıyla ahlaki heyezan manasında anasının gözü derler ya işte tastamam o fıtrattan... Azeri-Türk Gardaşlığını sımsıcak bir sunumla pekiştirip gözler önüne seren güzel bir film... Komedi de var duygusallıkta var aşkta... Fakat bunların yanında ihtiyrın ağzından çıkan küfürler gırla... Şunu da söylemeden geçmeyeceğim; Bakü çok yahşi ve bir o kadar da temiz bir memleket gibi görünüyor... Keşke gidip gezebilsek dedirtiyor adama... Dedikten sonra daha fazla kafınızı şişirmek istemiyor, saygılar sunuyor huzurlarınızdan ayrılıyorum... Mutlu ve Sağlıcakla kalınız...
gerçekten de enteresan kelimeleri var , ben seviyorum konuşmalarını da :D kolay gelsin
YanıtlaSil:) sağolun... size de kolay gelsin... yorumunuz için ben teşekkür ederim...
Sil