28.1.19

Okudum, Kan Davası, Reşat Nuri Güntekin

kan davası
Kan Davası, Reşat Nuri Güntekin'in okuduğum 19. Kitabı... Şu an elimde 20. kitabı Ateş Gecesi var... 20. kitaptan sonra Reşat Nuri okumaya uzun bir ara vermek istiyorum... Bir önceki paylaşımımda yazdığım gibi artık Refik Halid Karay Kitaplarına ağırlık vermek istiyorum... Reşat Nuri Güntekin'in Kan Davası isimli eserinde altını çizdiğim satırları aşağıya alıntılıyorum... Burada olduğunuz için hepinize teşekkür ediyor, sevgiler sunuyorum... Sağlıcakla kalınız...

ROMANIN ÖZETİ (alıntı)

Kurtuluş Savaşı yıllarında sokak çocuğu olarak büyüyen ve bulundukları yerden işgaller yüzünden diyar diyar dolaşan ve en sonunda Çocuk Esirgeme Kurumunda büyüyen, okuyup öğretmen olan, öğretmenlik yaparken cepheye alınan ve hayatının büyük çoğunluğu cephelerde geçen Ömer adında bir öğretmenin başından geçen bir kan davasını anlatmaktadır. Olay Bozova ilçeside geçmektedir. Ömer askere giderken daha önce buradan geçmiş ve dönüşte burada yaşamaya karar vermiş. Burada eskiden cephede tanıştığı Deli Murat lakaplı bir mühendisle birlikte yaşamaya başlar.Bozova’nın bir köyünde öğretmenlik yapmak için istekte bulunur,tayini Aşağı Sazan köyüne çıkar. Buraya gelgiği akşam bir soygun olayı olur ve bunu sokak çocuklarının yaptığı anlaşılır ve yakalanırlar ve bu çocuklar Yukarı Sazan köyünün gençleridir.Aşağı ve Yukarı Sazan köyleri arasında bir kan davası vardır.bunun üzerine Ömer öğretmeni ve okulu bulunmayan Yukarı Sazan köyünde çalışmaya ve çocukları da yannına almaya karar verir.
Reşat Nuri Güntekin, Kan Davası, Alıntılar
Bizim mekteplerde, duvara asılmış bir yazı vardır... Arasıra, çocuklarla beraber kendim de önünde dururum. Kısacası şu:

Her ümidi kaybetmiş olabilirsin... Bütün dünya seni terketmiş, sana düşman kesilmiş olabilir. O şartlar içinde dahi vazifen ümitsizliğe düşmemektir. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki kandadır.

Güzel söz! Büyük bir insanın sözü...

sınıfta hocasını atlatan bir mektep çocuğu kurnazlığıyle gülüyor.

Ben, büyükler gibi çocuklarla da şakalaşmağa alışık değilimdir. Fakat ona nedense gülüyorum:

Yokluğun bu kadarına gülünmez de ne yapılır?

Her türlü tehlikeden, eğlenceli bir macera yaşıyormuş gibi zevk alıyordu âdeta...

Kimse ile ne arkadaşlığım, ne düşmanlığım vardır. Fakat kimsenin kaldıramayacağı yükleri kaldırdığım için benimle boy ölçüşmeye heves etmiyorlar, yalnızlığım içinde rahat bırakıyorlar.

Kadın avcılığı yaparken yakalanmış gibi adamdan âdeta utanıyorum

Serserilik, nereye gittiğini bilmeden yaşamak değildir Ömer... Ne olduğunu bilmeden istediği bir şeyi, şurada, burada aramaktır...

Ferhat, sokağa çıkınca onunla dargınlığı tekrar tazeliyor:

bu başları hafifçe yana çevirerek bu duruşları ve bakışları ben, çok iyi tanırım: içinde yaşadıkları cemiyete uzlaşmaz bir kinle küskün çehreler, tuzağa düşmüş ümitsiz, yırtıcı kuş profilleri...

Bu bakış ve ses hiç bir zaman uzlaşılmayacak bir yabancı düşmana esir düşmüş bir mağlûp bakışı ve sesidir

Mesul idare âmiri benim.. Hesap verecek benim.Mesul âmir olarak ben diyeceğimi dedim, diyor.

İnsanlar ne kadar kötü olurlarsa olsunlar onların yüreklerinin köşesinde mutlaka iyi hissler ve temiz duygular vardır. Önemli olan onların bu huylarını açığa vurmaları için imkân ve ortam sağlamaktır. Bunu söylemek sana yakışmaz!» diye onu azarlamağa başlıyor. Kız, inadında ayak diriyor; fena yaradılışlı insanları yola getirmenin mümkün olmadığını anlatmağa, ispat etmeğe uğraşarak çırpınıp çarpınıyor.

Orası öyle ama onların da az buçuk bitleri kanlandı mı başımıza ne geleceğini hep bilirsiniz

kişisel blog,takip et

Yorum Gönder

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.