10.4.19

Okudum, Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Grigory Petrov

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Grigory Petrov, kitap alıntıları

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Grigory Petrov, kitap alıntıları


"Zaten Finler yüksek sesle konuşmayı bilmezler."

"Beyaz Zambaklar Ülkesi’nin insanları, her şeyden önce başka insanların hak ve özgürlüklerini düşünürler. Orada özgürlüğün değeri büyüktür. Ama bu ülkede özgürlük demek, başkalarını rahatsız etmek demek değildir."

"Eğer halka güvenmeyip de Rusya’da olduğu gibi biletçi veya kontrolcü kullanmak isterseniz, kontrolcuları da kontrol etmek gerekir. Biz kontrolcüye değil, halkımıza inanırız, insana inanırız."

"Finlandiya’da hiç kimse içki içmez. 1907 yılında çıkarılan bir yasayla insana sarhoşluk veren her türlü içkinin satılması yasaklanmıştır."

"Rus hükümeti kendi egemenliği döneminde Finlandiya’da votkanın tüketilmesi amacıyla meyhaneler açtırdı ama yapılmak isteneni anlayan Finler, kesinlikle o meyhanelere adım atmadılar ve bir süre sonra da bu meyhaneler kapanmak zorunda kaldı.
Yine Avrupa uygarlığının kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan insanlık dışı sokak kadınlarına da bu ülkede rastlamak zordur. Finlandiya’da gerek aile, gerekse okul ve toplum hayatında çok temiz bir ahlâk yer etmiş bulunmaktadır.”"

"Devletlerin güç ve zaafı, milletlerin ilerleme ve yozlaşması, yalnızca devlet adamlarının ehil oluşlarından ve yönetim kabiliyetlerinden veya beceriksizliklerinden kaynaklanmaz. Yöneticiler iyi veya kötü olsunlar, kahraman veya zalim olsunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdırlar. Onlar, milli ruhun birer kopyasıdır, halk kitlesinin"

"içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir. İşte bu nedenledir ki eskiden beri “Her millet, layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur.” denilmiştir."

"Carlyle’a göre millet cansız bir kil tabakasından ibarettir. Eğer ona bir sanatçının eli değmeyecekse, sonsuza dek şekilsiz ve hareketsiz kalacaktır."

"Öte yandan Thomas Carlyle da:
“Halk kütlesi, yerde hareketsiz yatan ve çürüyen bir saman çöpü gibidir. Büyük adamlar ve kahramanlar ise samanları tutuşturan, kitleleri canlandıran ve harekete geçiren, gökten düşen bir yıldırım gibidir.” diyor."

"Kahraman halkı heyecanlandırır ve alevlendirir. Ancak onu milletinden aldığı ateş ve heyecanla yakar."

"Örneğin, bir merceği ele alalım. Geniş bir alana dağılmış olan güneş ışığını bir noktada toplama özelliğine sahiptir. Milyonlarca güneş ışığının bir yere toplanmasından parlak bir nokta oluşur. Bu güçlü enerjik nokta, kâğıt, saman gibi yanıcı maddeleri anında tutuşturur; taşı, camı ve demiri kızgın hâle getirir.
Milletlerin büyük adamları da tıpkı bir mercek gibidir. O kendi kişiliğinde milletin gücünü ve özelliklerini toplar, bununla milyonlarca insanın ruhunu tutuşturur. Ancak güneş ışığından yoksun bulutlu havalarda hiçbir mercek bir kar taneceğini eritmeye, bir su damlacığını bile ısıtmaya güç yetiremez."

"Snelman ve arkadaşları, halk öğretmenleri sıfatıyla sürekli hizmet ederek bin bir bataklıklar ülkesini, beyaz zambaklar ülkesine dönüştürmeyi başarmışlardır."

"“Ne zaman bizim küçük milletimiz, büyük komşularından daha yüksek bir uygarlığa sahip olursa, ancak o zaman tehlike savuşturulmuş olur!..”"

"İşte bu bir avuç insan, aydınlara şöyle sesleniyorlardı:"

"_ Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır."

"Eğitim almış olanların tümü millî düşünceyi geliştirmeye, millî ruhu uyandırmaya, millî iradeyi güçlendirmeye mecburdurlar."

"Unutmayınız ki, halkın cehaleti, kabalığı, alkol düşkünlüğü, hastalıklı oluşu, sefaleti, kötü ahlâklı oluşu, bütün bunların hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur."

"Bütün ülkeyi sulamak için birkaç dere yeterli gelmez. En ücra yerler bile, göl, pınar veya dere gibi su kaynağına muhtaçtır. Milletin manevi susuzluğu da buna benzer, her yerde milletin kana kana içebileceği taze pınarlar bulunmalıdır."

"_ Aziz kardeşler! Görevinizin ne kadar ağır ve yorucu olduğunu biliyorum. Ücra köşelerde ne zorluklarla çalıştığınızı ve çabalarınızın halk tarafından gerektiği şekilde"

"Ben sizleri fedakârlığa davet ediyorum. Yalnızca kendini feda etmeye hazır olanları çağırıyorum."

"Afedersiniz, açıkça söylemek istiyorum! Her meslekte olduğu gibi öğretmenler arasında da mesleklerine yabancı kimseler vardır. Bunlar meslekte çırak bile değildirler. Bunlar öğretmenlik görevini hor gören mesai düşkünleridirler."

"Böylelerine dostça öneride bulunuyorum. Mesleklerini terk etsinler. Kendilerine daha başka iş arasınlar!.. Gitsinler, tüccar olsunlar... Resmi kurumlarda memur olsunlar...
Gitsinler ki, daha canlı daha yüce ruhlu insanların bulunması gereken kutsal görevlere layık olanlar gelsin!.."

"_ Halkımızı unutmayınız!.. Sizler hepiniz, bu halkın arasından yetiştiniz. Oysa şimdi ne yapıyorsunuz!? Bilgisiz kardeşlerimizden kaçıyor musunuz? Yoksa halkımızın daha iyi bir konuma yükselmesi için çözümler mi düşünüyor sunuz? Halkımızı uyandırmak ve kültürel düzeyini yükseltmek için neler yapıyorsunuz?"

"Halk ağlıyor, inliyor, şikâyet ediyor, kızıyor, nefret ediyor ve “Madem devlet adamları vurgun peşinde, biz neden fırsatları değerlendirmeyelim ki?” denilerek milli servet talan ediliyordu."

"Biz kışlayı bir halk okuluna dönüştüreceğiz. Hatta bir üniversite hâline getireceğiz. Öyle ki, her bir asker, kışlada yaşadığı günleri yaşamı boyunca sevgi ve övgüyle ansın; kışladan öğrendiklerini hayatında başarıyla uygulayarak gurur duysun."

"Vatan için yaşamak, ülkenin ilerlemiesi ve yükselmesi için çalışmak da ülke için ölmek kadar şereflidir!"

"Gençlerin böyle aptalca yazılmış serseri romanlarına kendilerini kaptırmaları öyle ihmale gelecek önemsiz bir şey değilmiş ki, İspanya’nın en büyük dahisi bunu romanına konu edinmiş ve bu salgınla mücadele etmek zorunda kalmış, diyorlardı."

"“Güçlü Düşünce, Yüksek İşler, Yüce Girişimler, Sağlıklı Hayvancılık, En İyi Tarım, Kaliteli Kumaş, Temiz Vicdan, Yeni Fikirler, Mekanik Başarı, Müreffeh Millet!”"

"Finlandiya’nın yalnız top tepmesini bilen insanlara ihtiyacı yoktur. Bize Fin milletini ekonomik, sosyal, ahlakî ve fikrî yönden yükseltecek insanlar lazımdır."

"Kabahat gerçlerde değil, sizdedir. Siz gençleri nasıl terbiye ederseniz, onlar da öyle yetişir. Gençlere verdiğiniz terbiye nedir? Sadece hiç!.."

"Anneler ev işleri ve yemek yapmakla; babalar da memuriyet, ticaret, dükkân veya fabrika işleriyle meşgul olurlar. Geceleri de geç vakitlere kadar zamanlarını kahvehane ve kulüplerde oturarak ve iskambil oynayarak geçirirler. Ama çocuklarıyla asla meşgul olmazlar. Çünkü bunun için vakitleri yoktur. Hem sonra çocuklarla meşgul olmak insanı yoran ve usandıran bir iştir."

"Okullar yeni neslin bilincini körelten ve kalbini karartan birer karanlık mağara olur."

"_ Sen o zaman ruhen hastaydın değil mi?
_ Sen ne kadar hasta idiysen, ben de o kadar hastaydım. O zamanlar ben cahildim."

"Bir kere düşün. Kapkaranlık bir evin içinde dolaşıyorsun. Yüzlerce odanın içinde çeşit çeşit şeyler var. Ama hiçbir ışık zerresi yok. El yordamıyla gidiyorsun. Elbette çevredeki eşyalar kırılır. Hem başkalarının eşyalarını kırar döker, hem kendin yaralanırsın." - çok iyi

"İnsan böyle bir yerde yalnız kalınca deli mi, cani mi, yoksa ışıktan yoksun bedbaht mı olur?"

"_ Hayır buna gerek yok. Hz. İsa’ya günahkâr bir kadın gelmiş, günahlarını affettirmek için ne yapması gerektiğini sormuş. Hz. İsa da ona, “Kalk git, bir daha günah işleme.” demiş."

"_ Bu konferans benim gözlerimi açtı. Sırtımda büyük ve güçlü kanatlar çıktı sandım."

"Ne demek baylar!.. Ben kurabiye satarım ama niçin kendi mesleğimde, kendi işimde bir Robinson olmayayım. Ben yalnız ballı simitler satmakla kalmam, bu ülkede arıcılığı da ilerletebilirim. Bu işi o derece ilerletebilirim ki, ballı ve şekerli kurabiyeler bu ülkede yalnız zenginlere mahsus bir lüksten ibaret kalmaz. Yoksullar bile bunları rahatlıkla alabilirler."

"İşte böyle bir değişim, her ülkede, her kentte, her ilçede ve unutulmuş, terkedilmiş her köyde yaşanabilir. Bunun için yalnızca dinamik fikirli, uyanık ruhlu ve uygarlık yolunda çalışmaktan yorulmayan, usanmayan; aksine heyecan ve zevk duyan insanlara ihtiyaç vardır."

"“Halk sarhoştur, tembeldir, çalışmak istemez. Kabadır, açgözlüdür, kavgacıdır, öfkelidir, söz anlamaz...”
Ama hemen ardından da eklerler:
“Milletimiz ne kadar büyük olduğunu sabır ve tahammülle göstermiştir. Aç kalır, soğuktan donar, pislik ve yokluk içinde yaşar; ama asla şikâyet etmez, bunlara katlanmasını bilir.”"

"Devlet denilen şey, üst katları geniş pencereli, yüksek tavanlı, sütunlu, bol ve temiz havalı ve aydınlık; alt ve bodrum katlarıysa karanlık, rutubetli, dar ve penceresiz bir şato değildir.
Ülke insanının çoğunluğunun eğitimden yoksun bırakılması bir cinayettir. Devletin kendi kendini yok etmesi, intihar etmesi demektir.
Vahşi"

"Yıllar geçtikçe bu dönme köpeği bir felsefeci oldu. Almanların çıkarı uğruna Slavlar’a saldırmaktan adeta zevk alır olmuştu. “Ben çok iyi yazıyorum ve Almanlar da bana iyi para veriyorlar.” diyerek kendini temize çıkarmaya çalışıyordu."

"Burada asıl önemli olan şeye dikkat edin. Üstün yeteneklere sahip bir insan, büyük bir zekâ, ender bulunan geniş bir bilgi, parlak bir edebi yetenek ve sonuç: Zevk ve eğlenceye düşkün, kumarcı, müsrif, sefih, kalemini kiraya vermiş, mensup olduğu millete ihanet etmiş bir ahlâksız."

"“Efendiler! Ne zamana kadar bu saklambaç oyununa devam edeceksiniz? Sürekli vatanseverlikten, millet sevgisinden uygarlığa hizmet etmekten bahsedersiniz. Ama millet için, vatan için, insanlık için ne yapıyorsunuz?
Bazıları milyonları vurarak sevgili yurdumuzu namussuzca soyuyor,"

"bazıları da dairelerde, matbaalarda, okullarda, üniversitelerde memurluk yapıyorlar. Diğer tarafta ise milyonlarca halk mahvoluyor, yozlaşıyor, sarhoş yaşıyor, hayvanlaşıyor!.. Milletin temelleri çöküyor!..
Henüz vakit varken ülkeyi ve halkı kurtarınız! Halkın arasına giriniz. Onları tedavi ediniz, eğitiniz, terbiye ediniz!..
Evlerini nasıl yapacaklarını, nasıl düzelteceklerini öğretiniz! Halka sağlık, temiz hava, güneşli, rutubetsiz ve sıcak meskenler veriniz.
Onlara daha insanca bir hayat yaşamasını öğretiniz! İnsanca bir hayat yaşayabilmeleri için onlara yardım ediniz, imkânlar sağlayınız!...

kişisel blog,takip et

Yorum Gönder

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.