15.4.19

Okudum, Siddhartha, Hermann Hesse, Kitap Alıntıları


Okudum, Siddhartha, Hermann Hesse, Kitap Alıntıları

Okudum, Siddhartha, Hermann Hesse, Kitap Alıntıları

◆ Gotama

▪ dinleyerek? Görüyorum ki bir erkek olmuşsun artık, kendi yolunu kendin seçiyorsun. Dilerim sonuna kadar izlersin bu yolu, sevgili dostum! Dilerim esenliğe kavuşursun!”

▪ Ama izin verirsen, ey öğrenmeye meraklı delikanlı, seni görüşlerin karmaşasına, sözcükler etrafında sürdürülen tartışmalara karşı uyarmak isterim. Önemli olan görüşler değildir asla, bunlar güzel ya da çirkin, zekice ya da budalaca olabilir, isteyen benimser, isteyen elinin tersiyle itebilir bunları.

◆ Uyanış

▪ Buddha’yı, kusursuz

▪ Dünyayı ilk kez görüyormuş gibi çevresine bakındı Siddhartha. Güzeldi dünya, renkliydi, garip ve gizemliydi! Burada mavi, şurada san, orada yeşildi. Gökyüzü akıyor, ırmak akıyor ve orman gözlerini dikmiş bakıyor ve dağ gözlerini dikmiş bakıyordu; hepsi güzel, hepsi gizemli ve büyüleyiciydi, bütün bunların ortasında da o vardı, Siddhartha, uykulardan uyanmış, kendine giden yolda Siddhartha.

◆ Japonya’daki yeğenim Wilhelm Gundert’e

▪ Kamala’nın durumu da böyledir, tıpkı böyle, sevişmenin hazlarında da yine böyledir durum. Güzel ve kırmızıdır Kamala’nın ağzı, ama kendisi istemeden bu ağzı öpmeyi bir dene bakalım, kendisini öpenlere pek çok hazlar sunabilen bu ağızdan bir damlacık bal alabilecek misin!

◆ Çocuk İnsanların Yanında

▪ Kamaswami, kâğıttaki yazıyı okudu: “Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi.”

▪ Sevgide henüz bir çocuk sayılan ve körü körüne, doymak bilmeksizin dipsiz bir uçuruma dalar gibi sevi hazlarından içeri dalmaya heveslenen Siddhartha, haz vermeden haz alınamayacağını, her jestin, her okşayışın, her dokunuşun, her bakışın, ne kadar küçük olursa olsun vücuttaki her köşenin kendine özgü bir gizle donatıldığını, bu gizi keşfetmenin keşfeden kişiyi mutlu kılacağını öğrendi Kamala’dan. Ayrıca bir şeyi daha öğrendi: Her sevi şenliğinden sonra sevgililer birbirlerinden, biri ötekine hayranlıkla bakmadan ayrılmamalıydılar; hem yenmiş hem yenilmiş olmalı, herhangi birinde aşırı doymuşluk ya da bıkkınlık duygusu uyanmamalı, sömürdükleri ya da sömürüldüklerini hissetmemeliydiler.

◆ Sansara

▪ varlıklı insanların yüzünde pek sık rastlanan özellikleri, hoşnutsuzluğu, hastalıklı görünümü, keyifsizliği, miskinliği, seviden yoksunluğu birer birer alıp benimsiyordu. Zenginlerin ruhlarındaki hastalık yavaş yavaş kavrıyordu onu.

▪ Yorgunluk bir tül, ince bir sis gibi yavaş yavaş üzerine çöküyordu Siddhartha’nın, günden güne biraz daha yoğunlaşıyor, aydan aya biraz daha bulanık, yıldan yıla biraz daha ağır oluyordu. Yeni bir giysi zamanla nasıl eskirse, zamanla güzel rengini yitirir, üzerinde lekeler belirir, buruşup kırışır, etek uçları örselenir, kimi yerlerde tatsız püsküller oluşursa, Govinda’dan ayrıldıktan sonra Siddhartha’nın yaşamaya başladığı yeni yaşam da eskimiş, yıllar geçtikçe rengini ve parlaklığını yitirmiş, üzeri lekelenip buruşukluk ve kırışıklıklarla kaplanmıştı.

◆ Irmakta

▪ Başka bir pislik kalmış mıydı kendini pisletmediği, bir günah kalmış mıydı işlemediği, bir budalalık kalmış mıydı başvurmadığı, ruhunu ıssız çöle çeviren bir adım kalmış mıydı atmadığı? Böyle bir durumda yaşayabilir miydi artık? Böyle bir durumda nefes almak, nefes vermek, hâlâ bu işi sürekli tekrarlamak, açlık hissetmek, yemek yemek, uyumak, eskisi gibi kadınlarla yatmak mümkün müydü?

▪ ölümlüdür görüntüler dünyası, ölümlü, son derece ölümlüdür giysilerimiz, saçlarımız, vücudumuzun kendisi ayrıca.

◆ Kayıkçı

▪ Gördü ki bu su akıyordu hep, sürekli akıyor, ama hep yerinde duruyordu, aynı suydu hep, ama yine de her an yeniydi! Oh, kim kavrayabilir, kim anlayabilirdi bunu! O anlayamıyor, kavrayamıyordu, yalnızca bir sezginin kımıldadığını duyumsuyordu içinde, uzak bir anımsamanın, tanrısal seslerin varlığını duyumsuyordu.

◆ Oğul

▪ Ama seviyordu onu, oğlunun yanında bulunup üzüntü çekmesini, oğlu yanında olmadan duyacağı mutluluk ve sevince yeğliyordu.

▪ Farkındayım, yapmıyorsun. Onu zorlamıyor, onu dövmüyor, ona emirle bir şey yaptırmıyorsun. Biliyorsun çünkü, yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür. Çok iyi bir insan, övgüye layık birisin.

▪ Vaktiyle işlediğin budalalıkları, oğlunu bunlardan sakınmak için mi işlediğine inanıyorsun?

▪ Ne var ki, onun için tekrar tekrar ölüp dirilsen bile, yine de yazgısının en küçük bir paçasını koparıp alamazsın ondan.”

◆ Govinda

▪ Bak, dostum Govinda, kafamda beliren düşüncelerden biri şöyleydi: Bilgelik bir başkasına anlatılamaz; bir bilgenin başkalarına anlatmaya çalıştığı bilgelik aptalca bir şey gibi gelir kulağa

▪ Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır.

▪ Zaman gerçek değildir, Govinda, ben sık sık yaşadım bunu. Zaman da gerçek değilse, dünya ile sonsuzluk, acı ile mutluluk, kötü ile iyi arasında var gibi görünen çizgi de bir yanılgıdan başka şey değildir.”

▪ Ama yeter, daha fazla konuşmayayım. Sözcükler gizli saklı anlamı zedeliyor, dile getirilen her şey o an değişiyor biraz, biraz çirkin, biraz aptalca niteliğe bürünüyor - evet, bu da çok iyi bir şey bu da çok hoşuma gidiyor, bir insanın hâzinesini ve bilgeliğini oluşturan şeyin bir başkasının kulağına her zaman aptalca gelmesine de hiç diyeceğim yok.”

▪ tek önemli şey, dünyayı sevebilmektir; onu aşağılamamak, ona ve kendime hınç ve nefret beslememek, ona, kendime ve bütün varlıklara sevgiyle, hayranlıkla ve huşuyla bakabilmektir.”

Yorum Gönder

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.