9.5.19

Ihlamur Kokulu Ölüm

Mustafa Yılmaz'ın Dul Kadının Oğulları isimli kitabından, Ihlamur Kokulu Ölüm isimli hikayesini, Ramazan Ayının ruhuyla da örtüşüyor olması ayrıca içerisinde daha önce hiç duymamış olabileceğiniz öğütler ihtiva ediyor olması sebebiyle paylaşıma layık bir anı olarak, burada hususi buloğumda siz kıymetli okur arkadaşlarımla paylaşmaya değer buldum...

Hikaye dramatik ve okuyunca insanın için acıtıyor... Bununla birlikte hikayenin içerisinde verilen öğütler elzem... “Verilmesi en kolay şey nasihat, alınması en zor şey ibrettir” sözü, her ne kadar nasihatın beyhude olduğunu, gerçek nasihatın ise iyi örnek olabilmekten geçtiğini anlatsa da, “Eğer size birisi nasihat veriyorsa, sizi seviyordur” sözünün referansıyla okuyup, sevildiğinizi bilmenizi isterim...

Kitap hakkında çeşitli görüşlerin yer aldığı ve kitaptan alıntılar bulabileceğiniz siteye buradan ulaşabilirsiniz... Ayrıca Yazarın kitap hakkındaki söyleşisine de buradan ulaşabilirsiniz...  İyi Okumalar... Ramazan-ı Şerifleriniz hayrolsun efendim... Sağlıcakla kalınız...

Mustafa Yılmaz / Dul Kadının Oğulları / Ihlamur Kokulu Ölüm
Ramazan akşamıydı. Teravih namazını yine Samanpazan’ndaki Aslanhane Camisi'nde kıldık. Namazdan sonra da her zamanki gibi antikacı dükkanına gittik.

Sahura kadar oturduk. Daha önceki buluşmalarımızdan çok da farklı değildi. Tam ortada duran kenarları işlemeli bakır tepsinin üzeri masonlarla ilgili fotoğraf, belge, şekil, sembol ve kitaplarla doluydu.

Ama o gece son görüşmemiz oldu. Söylemedi fakat şimdi düşünüyorum da belki de o gecenin son görüşmemiz olduğunu anlamam için aslında çok şey yapmış. Çünkü o gece ben ne kadar tarihten, sembollerden, işaretlerden bahsetmeye çalışsam da o sözü hep dönüp dolaşıp hayata ilişkin tavsiyelere getirmişti.

Sanki vasiyet eder gibiydi. Bazen söylediklerini kendiliğimden not alırdım.

Not almadığımı görünce ilk kez o gece: "Asıl bunları not almalısın!“ diyerek uyarma ihtiyacı duymuştu.

İyi ki uyarmış... Bunlar o son gece aldığım notlardan“:

  • Fakire yardımda cömert ol. Unutma ki verdiğin senindir ve verdikçe artacaktır.

  • Çok oku az konuş. Tartışma ve dedikodudan uzak dur.

  • Ofkeni belli etme. Aşırı sevinç ve üzüntüden uzak dur. Su ne kadar durgun, kılıç ne kadar keskin olursa olsun, hiçbir kılıç suyu delemez.

  • Giyim-kuşamına özen göster. Bil ki insanlar kıyafetleri ile karşılanır, fikirleriyle ağırlanır.

  • Ruh gelişimine beden gelişiminden daha fazla önem ver. Ruhun ise ahlâk ve maneviyatla erdem kazanacağını bil.

  • ibadetlerine özen göster. Sabah namazlarına mutlaka kalk.

  • Hırsla gayreti birbirinden ayır. Hırs insan ruhunu kemiren en vahşi duygulardan biridir.

  • Dünyayı değiştirmeye kalkma. Dünyayı değiştirmenin, önce kendini değiştirmekle mümkün olduğunu bil.

  • Kimseyi hor görme, kimseyi ayıplama. Unutma ki gerçek hazineler viranelerden çıkar.

  • Müziklerden ney sesini sev. Ney kalbi dinlendirir, ruhu arındınr.

  • Gerçek özgürlük kulluktadır. Allah’a kulluk dünyevi bütün ma kamları aradan çıkarır.

  • Hayatı olduğu gibi kabul et. Hayır bilinende şer. şer bilinende hayır vardır.

  • Yanlışları kendi yüzüne vur. Başkasını eleştirmeden kendini eleştir. Ahlâki olgunluk erdemli bir hayatın en önemli şartıdır.

  • Her yıl mutlaka bir kere kendinle baş başa kal. İtikafa gir. Kimseyle konuşma. İtikaf boyunca az uyu. az ye. az iç... Çok oku. ço düşün, çok ibadet et Yaradılışın hikmetini ara.

  • Gerçek Müslüman geçmişinden pişmanlık, geleceğinden endişe duymayandır.

  • Sahip olamadıklarına üzülmek yerine, sahip olduklarına sevin Çünkü Şükür en büyük zenginliktir.


O gece gerçekten tuhaftı. Bilmiyorum... Ortadan yok olacağı için mi anlattı, yoksa anlattığı için mi ortadan yok oldu ama yine ilk kez O gece özel hayatına ilişkin şeylerden bahsetmişti.

Keşke bahsetmeseydi. Çünkü bir hayatın bu kadar dramatik olabileceğini hiç düşünmemiştim.

Anlatırken gözleri nemlenmiş, alt dudağı seyirir gibi titremişti. Karısını trafik kazasında kaybettiğinde kızı 9 yaşındaymış.

'Bütün sevgimi ona vermiştim. Bir dediğini iki etmedim.’ dedi. Bunu söylerken sesi o kadar titremişti ki susmak zorunda kaldı. Gözlerini yumdu. O anları yazıya dökmek gerçekten çok zor.

Çünkü ne kadar uğraşırsanız uğraşın kelimeler bu acıyı taşıyamaz.

Başını ahşap pencereye doğru çevirirken gözündeki bir damla yaşın yanağına doğru süzüldüğünü gördüm.

Ağladığını görmemi istemediği için böyle yaptığından eminim. Başımı önüme eğdim...

Zaman izafi kavram. Mutluluk anında saatler dakika kadar... Acı ve hüzünde dakikalar saat...

Ne kadar süre geçti bilmiyorum.

Tekrar ona doğru baktığımda hala dışarı doğru bakıyordu... Başını pencereden ayırmadan:

"Ama ne yaparsan yap, kaderin önüne geçemiyorsun." dedi. Sesi yine titredi:

"Daha 16 yaşındaydı.”

”Onu bir sabah evimizin bahçesindeki ıhlamur ağacında asılı buldum.”

Bu son cümlesi oldu.

Eşinin ölümünden 7 yıl sonra hayattaki en değerli varlığı, tek kızı intihar etmişti. Ne ben bir şey sorabildim.

Ne de o bir daha ağzını açıp tek kelime etti.

Sadece ayrılmak üzere dışarı çıktığımızda, antikacı dükkanının köşesindeki ağacı da ilk kez ı gece fark ettim.

Dalları, birini bekler gibi sürekli baktığı ahşap pencereye doğru sarkmıştı.

Bu bir ıhlamur ağacıydı...

kişisel blog,takip et
  1. Bütün tavsiyeler ne kadar da yerinde ve güzel..cok oku az konuş cümlesini sevdim keşke herkes uygulayabilse :)
    Şükür en büyük zenginliktir çok doğru..
    Bu kitabı okumamıştım ne kadar hüzünlü bir son,ıhlamur ağacı adına üzüldüm şahit olduğu şeyler yüzünden..

    YanıtlaSil

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.