Bazı makalelerimde “Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı Devleti, Osmanlı Meşrutiyeti, Osmanlı münevveri, Osmanlı şâiri, Osmanlıca…” deyimlerini kullanırım. “Osmanlı”yı “Türk”ten ayırıyormuşum zannını veren bu vasıflandırmalar beni yazılı ve sözlü sorular karşısında bırakıyor, “İstizah” sınırını aşıp itiraz hâlini alan bu sorular şöyle özetlenebilir.
– Bugünkü Türk devleti Osmanlı devletinin devamı değil midir? Rejim değişmekle bir devletin bünyesi ve mahiyeti değişir mi? Osmanlı devleti yabancı bir devlet midir? Osmanlılar Türk değil midirler?
Hiç şüphesiz bugünkü Türk Devleti, Osmanlı Devleti’nin devamıdır. Coğrafyası, tarihi, dili, kanunları, mülkî teşkilâtı aynıdır. Cumhuriyet rejimini kuranlar Osmanlı ricâlidir. Edebiyat tarihimiz, kütüphanelerimiz Osmanlı kütüphâneleridir. San’at âbidelerimiz: Câmiler, şadırvanlar, çeşmeler, medreseler, Osmanlı mimarîsidir. Osmanlı milleti Türk milletiydi. Atalarımızdı. Her Türk’ün müşterek soyadı “Osmanlı”dır. Bunu inkâr etmek için coğrafyayı, tarihi, dini, dili, hukuku, ecdadımızı inkâr etmek, soysuzluğu kabullenmek lâzımdır. Bir devletin rejimi, hattâ adı değişebilir siyasî coğrafyası, tarihi, dini, dilive teşkilât, aynı kaldıkça bünyesi ve mahiyeti (yâni kendisi) devam ediyor demektir.
Osmanlı Devleti veya Osmanlı münevveri gibi tabirler, Cumhuriyetten evvelki devirleri kısaca ve kolayca hatırlatmak için bir tasarruftur, elverişliliktir, yoksa ayrı bir varlığın ve mahiyetin ifadesi değildir. Türk olduğumuz ne kadar muhakkaksa, Osmanlı olduğumuz da o kadar aşikârdır.[line]
(İlk Yayımlanma tarihi: Milliyet, 7 Şubat 1959)
(Peyami Safa, Osmanlıca Türkçe Uydurmaca; Ötüken Yayınları, İst. 1999, s. 11)
Yorum Gönder
♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.