22.7.19

Nevber, İflah Olmaz Asilikte Bir Karekter

refik halid karay, sürgün, nevber
Eser: Derya Hülya

Bir kitap sayfasının satırları arasındaki kelimelerin raksına kaptırmışım ruhumu... Toplumun değer yargılarının çarkları arasında dağılıp dışlanan bir kadının itirafları burkuyor yüreğimi... Hayır hayır üzülmüyorum çünkü değiştiremeyeceğim şeyler için üzülmeyi bıraktım ben... Olsa olsa   buruk bir hayranlıkla açıklanabilir bu bendeki aykırı duygu... Lakin bu destansı metinlere özne olup kelimelere ritim veren bir rakkaseye acımak yada dışlamak dürüslüğe sığmaz biliyorum...

Tatlı krizine girdiğim anlarda ağzıma attığım  lokumdan aldığım hazza müsavi,  okuduğum kitabın dilinden aldığım haz...

Yaptıklarından ve yaşadığı hayattan  pişman olduğunu söyleyip  gözyaşı döken bir aşüftenin yalan söylediğini  itiraf etmesi sizce de dürüstçe davranış değil mi? Kendini affetmeyen birinin tüm hataları affedilebilir sözünü karşılayan bir durumu yok Nevber'in... Ancak hiç kimse başkasını yargılayacak kadar masum değildir sözünü göz ardı edemeyiz değil mi?...

Nevber'ın iflah olmaz bir karektere sahip olmasının hiç bir mahzuru yokmuş gibi duruşu, çaresizliğinden ileri geliyor olsa gerek...

Uzatıyorum farkındayım... Bununla birlikte konuyu bir çırpıda anlatabilecek yazma kabiliyetine henüz sahip olmadığımı da itiraf ediyorum...  Bu itirafım beni aciz yapmaz... Aksine bu beyan malumun ilanı gibi olmakla birlikte dürüst bir kalem  olduğumu gösterir... Hem yazma kabiliyeti doğuştan gelir, sonradan yazar olunmaz diyen bukowski'nin haklılığını yazarak tecrube edenlerdenim... Çünkü bu girizgahı yazmak ve tekrar tekrar düzeltmenin süre olarak karşılığı 4 saati aşkın...  Bu öz eleştirimi  okuyucunun aksi yorumları çürütebilir her zaman... Anladınız siz onu... :)

Ayrıca roman kahramanı bile olsa  toplumun dışladığı bir karekter olan Nevber gibi bir kadının hayasızlıklarını anlatan bir yazıyı sunarken yazacağım kelimelerimi özenle seçmeliyimdim...

Tutucu bir yanım baskı yaparak sana yakışmaz böyle absürt içerikleri paylaşmak, boş ver derken, bu kadar güzel kelimelerden örülü bir kaç paragrafı paylaşmanın kime ne zararı olabilir ki diye itiraz ediyor asi bir yanım...

Yok yok ben en iyisi burada satırlarıma son vereyim... Çünkü bir girdabın içine girmiş gibi kısır bir döngü içerisinde debelenmekten öte değil bu yazdıklarım... En iyisi (mutlaka) sözü merhum üstad Refik Halid Karay'a bırakmak galiba...

Sağlıcakla kalınız...

Refik Halid Karay / Sürgün


“Fazla içiyorsunuz bu akşam. . .” diye kısaca itirazına karşı, Nevber, kadehi birden dikiverdi ve dedi ki:

Dertliyim, talihsizliğimi duyuyorum, kendimden iğreniyorum, unutmak istiyorum. Buna sebep biraz da sizsiniz. Sizin gibi kibar bir adamın, adi hislere kapılmadan şu gurbet ilinde benimle candan meşgul oluşu, kurtulmamı isteyişi hem sevinç veriyor, hem keder... Bu ikisi arasında azap çekiyorum. Şu hayâsızlığıma bakınız hele: Demin sahnede bir sürü yabancının, beyaz donlu fellahın zevkini harekete getirmek için yapmadığım rezalet kalmadı; göz süzdüm, gerdan kırdım, kalçalarımı salladım, eteklerimi havalandırarak vücudumun mümkün olduğu kadar çok yerini gösterdim. Sonra on kişiye yalan attım; kimine 'Yarın’ dedim, kimine dargın göründüm, kiminden hediye aldım, kimine hediye ısmarladım; işaretler, vaatlerle ne kadar müşteriye Şampanya açtırıp kahvecinin kârına altınlar sarf ettirdim. Daha sonra hepsinden kurtularak kolunuza sarıldım, zorla sizi odama getirdim; şu biçarenin zıbardığı sefil odaya ve yine utanmadan bluzumu attım, karşınızda bu kıyafette dolaşıyorum, konyak içiyorum, bütün çirkinliğimi gösteriyorum. Daha fenası da var: Dizinize oturmak, boynunuza Sarılmak da istiyorum. Bana öyle geliyor ki orada senelerden beri tatmadığım bir istirahate kavuşacağım, çocuklaşacağım, yeniden doğmuşa döneceğim. Sakın ha, bunu başka bir maksada atfetmeyiniz; öyle temiz hislerle doluyum ki...”

Nevber, İrfan’a doğru yürüyordu, içki ve hırs bir gurup güneşinin karşı camlara vuruşu gibi siyah gözlerini, içinden dışından geçici bir şule ile tutuşturmuştu. İrfan’a beyaz tüylü tavşanların gözleri gibi kıpkızıl göründü:

“Yatsanız daha iyi olacak. . . ” dedi. Nevber dinlemiyordu. Birden dedi ki:

“Yine yalan söyledim, hayır, bende temiz his yok. Kucağınıza sizin olmak, kendimi size vermek için atılmak istiyorum. Basbayağı kahpelik. ..” 

Saya: 155-156
2 Ocak 2018

kişisel blog,takip et

Yorum Gönder

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.