5.3.20

Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım.

bahar kalkanı-papatya-lightroom presets
Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış Harekatı isimli yeni bir kitaba başladım. Necati Bölükbaşı imzalı kitabın girizgahında okuduğum bir cümle şöyle sesleniyordu... "Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım."

Bahar Kalkanı Harekatının devam ettiği şu günlerde verdiğimiz şehitler ve aileleri geldi aklıma ve bu sözü üstteki fotoğrafımla birlikte kapak fotoğrafı olarak facebook'ta paylaştım..

Bu vesileyle Aziz Şehitlerimize Mevladan rahmet, yaralı gazilerimize acil şifalar, Şehitlerimizin mümtaz ve kederli ailelerine Sabırlar diliyorum... Zulme uğrayan ve neredesin ey insanlık diye ellerini semaya açmış masumların kurtuluşu için Kahraman Mehmetçiklerimize de Allah'tan üstün başarılar diliyorum... 

* * *

Grigory Petrov'un Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli kitabını bitirdim...Kıraç ve balçıkla kaplı bir yerin nasıl Beyaz Zambaklar gibi gülistanlık yapıldığına şahitlik ettim... Herkesin okuması gereken bir kitap hissiyle okudum...  Kitapla ilgili altını çizdiğim bölümleri daha sonra paylaşacağımdan bu bahsi uzun tutmayacağım...

* * *

Yine Dostoyevski'nin bir sözünü ezberledim... "İnsana saygımı korumak için, insanlardan uzak duruyorum." demiş... Demek ki ben de onun gibi hassas bir ruha sahibim ki bu cümlenin manası doğrultusunda hareket etmişliğim çoktur...

Geçtiğimiz Günlerde Dostoyevski'nin Beyaz geceler isimli kitabı bitti... Kitaba dair izlenimlerim menfi... Alıntı yaptığım çok güzel cümleler var fakat genel itibariyle  bir kelimeyle özetleyecek olursam vasat diyebilirim...

 * * *

İbrahim Tenekeci'nin, Geldik Sayılır isimli kitabını okuyorum... Bitmesin diye ağırdan alıyorum... Hele ki bahar mevsiminin bu ilk günlerine denk gelen okumalarımda,  bahar betimlemeleri harikulâde.
Dönüş yolunda, birkaç evden oluşan bir yayla köyüne denk geliyoruz. Köpekler bize doğru koşuyor. Evin önünde arabayı durdurup iniyoruz. Köpeklere ekmek veriyoruz. Hemen susuyorlar. Sonra hane sahibi görünüyor. Elli beş yaşına değmiş, değmemiş. Köpeklere ekmek verdiğimizi görünce, size borçlandık, diyor. Yakında yağımız, peynirimiz çıkar, bekleriz. İşte bu inceliğin peşindeyiz. Kaybettiğimiz budur. Şehir hayatında, dünyayı bağışladığınız bir insan bile kendini "borçlu" hissetmeyebiliyor. Hâlâ alacaklı. Minnet duymuyor, vefa göstermiyor. Burada ise köpeklerine iki dilim ekmek verdiğimiz adam bu sözleri ediyor ve samimi

* * *

1942 yılında Hitler'in zulmünden kaçıp Suriye'ye sığınan Yunan'lı mültecilere Suriye halkı şefkatle kucak açmış... Ekmek vermiş, su vermiş, sıcak döşek vermiş...  Şimdi ise Batı medeniyetinin doğduğu yer olarak kabul edilen yunan'ın suriye'li sığınmacılara yönelik uyguladığı barbarlığı görünce, eylemsiz bir öfkeyle şöyle dedim... Vefa asaletten gelir...
[favorite]

kişisel blog,takip et
  1. güzeldi yazınızı okumak, yunan sığınmacılardan haberim yoktu... vefa herkeste bulunmaz tabii

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıymetli yorumunuz için Teşekkür ederim...

      Bilmediğimiz binlerce batı(l) medeniyetinin doğu medeniyetine olan vefasızlığından biri...

      Sil

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.