Ernest Hemingway'ın Nobel Edebiyat Ödüllü eseri Yaşlı Adam ve Deniz'i kitap dostu bir arkadaşımın tavsiyesi, hatta hediyesi üzerine okudum...
Hediye kitapların güzel olmasına gerek yok... kitabın hediye olması başlıbaşına bir güzellik değil mi?... Özellikle de güzel bir kitap hediye ettiği için kendisine teşekkür lerimi sunuyorum...
Hediye kitapları daha bi ihtimamla muhafaza ediyor ve nezaketle okuyor insan... Kitap sever birine verilebilecek en güzel hediye kitap olsa gerek...
Bilgi yayınevini de buradan kutluyorum çünkü amiyane bir tabirle: kitap gibi bir baskı yapmışlar... yazıların fontu, fontun boyutu, harfler arasındaki geniş mesafe ve kağıt kalitesi harikulade... Oku beni diye fısıldıyor adeta...
Kitap hakkındaki nacizane fikirlerim, altını çizdiğim ve burada paylaşacağım iktibaslar eşliğinde şu şekildedir;[line]
Ernest Hemingway, Yaşlı Adam ve Deniz
[line]Kitabın kahramanı, şansa ihtiyacı olan yaşlı ve tecrubeli bir balıkçı...İhtiyarlar niye öyle şafakla uyanırlar bilmem. Günü azıcık daha uzun yaşayabilmek için mi acep?
84 gün boyunca balık tutamayan tecrubeli balıkçı, bir zamanlar yardımcısı olan küçük dostuna ve diğer yaşlı balıkçı arkadaşlarına, iyi bir balıkçı olduğunu yeniden ispatlamak üzere mahçup bir ruh haliyle tekrar ve tek başına balık tutmak üzere denize açılıyor...
Şans değişik biçimlerde çıkar insanın karşısına. Kim tanıyabilir ki onu? Yine de ne biçimde olursa olsun, karşılığında ne isterlerse ödeyip biraz almak isterdim.
Günler sonra, şansı yaver gidiyor ve yaşlı balıkçının ağına 500 kilodan daha ağır olduğunu düşündüğü bir balık takılıyor...
Her gün yeni bir başlangıçtır. Elbette insanın şansa da ihtiyacı var. Ama önce gerekeni yapmalı ki, şans kapıyı çaldığında insan hazır bulunsun!
yaşlı balıkçı tuttuğu balığı zaptetme sürecinde çok zorlanıyor ve küçük dostunun yardımına ihtiyaç duyuyor. Bir zamanlar yardımcısı olan ve küçük dostum dediği çocuğun zor anlarında yanında olmasını arzu ettiğini sıkça vurguluyor...
“İnsan, ihtiyarlığında bir başına kalmamalı”
Balık devasa boyutta olması hasebiyle, kanının son damlasına kadar direniyor ve yaşlı balıkçının küçük sandalını günlerce okyanusa doğru sürüklüyerek, onurlu bir hayatta kalma mücadelesine girişiyor...
"İnsan yenilmek için yaratılmadı" dedi dokunaklı bir sesle; "Ademoğlu mahvolur ama yenilmez."
Yaşlı balıkçının tecrubesi ve kararlılığı karşısında daha fazla direnemeyen iri balık pes ederek günler sonra yüzeye çıkmak zorunda kalıyor...[line]
[line]Yaşlı balıkçı yüzeye çıkan iri balığın bir kılıç balığı olduğunu anlıyor. Onu halatlar yardımıyla sandalın yanına çektikten sonra sandalın küreklerini kullanarak öldürüyor, sandala bağlıyor ve bitkin bir halde geri dönüş yolunu tutuyor...
Üstelik ,diye düşündü, her şey her şeyi bir şekilde öldürür.
Yaşlı balıkçı, yaşına ve şartların dezavantajına rağmen, gece gündüz mücadeleden vazgeçmeyerek hem hayatta kalma mücadelesini kazanıyor hem de tecrubesine yakışan devasa boyuttaki kılıç balığını yakalamış olmanın haklı gururunu duyuyor yüreğinde....
Dayanırsın, dedi kendi kendine. Sen dayanabilirsin, hem de sonuna dek.
Geri dönüş yolunda, yakaladığı kılıç balığına peyda olan köpek balıkları, balığının gövdesini yiyorlar... Balığını yiyen Köpekbalıklarını zıpkın, bıçak ve sandal küreğiyle öldürüp okyanusun derinliklerine gönderen Yaşlı balıkçı, yine de öfkesini yenemiyor ve müteessir oluyor...
"Zor bulunanlar çabuk yitirilir bazen."
Kıyıya vardığında ise yanlış hatırlamıyorsam kılıç balığının sadece kafası kalıyor...
Aslında Yaşlı adamın hedefi, yakaladığı devasa boyuttaki kılıçbalığının etinden ziyade iyi bir balıkçı olduğunu küçük dostuna ve yaşlı balıkçılara yeniden kanıtlamaktı ve bunu başardığı için son derece mutluydu...
"Hayattaki en güzel şey;
tüm kusurlarızı bilmesine rağmen sizin halâ muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır..."
Yaşlı balıkçının elleriyle, ihtiyarlığıyla, yıldızlar ve yakaladığı balıkla yaptığı diyaloglarla kendini motive etmesi, yılmadan hedefine odaklanıp sonuçlandırması, hikayenin kahramanı olan yaşlı balıkçıya saygıyı arttırıyor...
"Okyanus böyle vahşi ve acımasız olurken zavallı kuşlar niye böyle narin ve güzel yaratılmış acaba?"
Kitabın öne çıkan en belirgin özelliği aslında duru, etkileyici ve sadedil bir anlatım yapılmış olması...
Yaşlı balıkçı, küçük çocuk, balık ve sandal dörtlemesinden, ustaca bir anlatı yeteneğiyle, tek kişilik dev kadro gibi zengin bir sanaryo çıkmış ortaya...
Hikayede aynı zamanda açgözlü olmanın, hırsın ve inatlaşmanın insanın başına ne denli büyük fenalıklar açabileceği konusu ustaca serpiştirilmiş satır aralarına...
"Yenildikten sonra her şey daha kolay oluyormuş. Bunun bu kadar kolay olduğunu bilmiyordum. Hem ne yeniliş, ne yeniliş..."
"Bir şey yok" diye yüksek sesle söylendi. "Çok açılmak yüzünden hep."
Sağlıcakla kalınız...
Yaşlı adama farklı pencerelerden bakmışız. Bir eseri büyük eden unsurlardan biri de bu her halde. Aynı gün aynı kitabı paylaşmak ise keyf verici bir tevafuk oldu.
YanıtlaSilAynı anda yayınlamış olmamız iyi olmuş bence de... zira beğenmediğimiz önemli noktaları Böylece görme fırsatı elde Etlik...
SilHemingway sevdigim bir yazar ve bu kitabı da çok sevdiğim bir eseri.
YanıtlaSilSiz de çok güzel yorumlamışsınız ve özetlemişsiniz :)
Yaşlı adamın denizde verdiği mücadele ve eserin sade dili beni çok etkilemişti...
Kaleminize sağlık
Hemingway'la ilk tanışmamız... Son olmaz heralde... Yorumumu beğendiğiniz ve kıymetli yorumunuz için teşekkür ediyorum...
SilYazarı çok severim. Bu kitabını okumamıştım. Not alıyorum.
YanıtlaSilYazarı seviyorsanız bu kitabı yani yaşlı adam ve denizi okumazsanız size darılır... :) Kıymetli yorumunuz için teşekkürler...
Silkitap, insan ve doğa arasındaki bağın çok hoş bi yansıması. severek okumuştum.
YanıtlaSilNe güzel... Zira severek okuduğumuz kitapların sayısı fazla olmasa gerek... :) kıymetli yorumunuz için teşekkür ediyorum...
Sil