25.5.22

Dinde musiki var mı yok mu, meselelerine Ahmet Özhan ne der?

Şu bir türlü bitmeyen, dinde musiki var mı yok mu, Mevlânâ sema etti mi etmedi mi meselelerine Ahmet Özhan ne der?

Yani bunların hepsi fevkalade sarahata kavuşmuş, kimi belgelerle ortaya konmuş meselelerdir. Bunlar mesele olmaktan çıkmıştır, bir meşrep meselesidir. Netice itibarıyla musikiye haram demek mümkün değildir. Musikinin haram kısmı vardır ama kökten haramdır demek haramdır. Aslında musiki masumdur, nerede kullanıldığı önemlidir. Mesela Emrah bir derviş babadır, geçen gün söylemiştik.
"Sofu hele gel bezmimize dinle bu sâzı Gör, 
nice olur tellerin Allah'a niyâzı"
Bunu ontolojik olarak konuşmuştuk. Kur'ân-ı Azimüşşan'da her şeyin Allah'ı zikrettiğini ama insanların onu anlamadığını söylüyor Sayfa: 193[line]
ayet-i kerime. Mesela günah-1 kebairden zina... Zina bir kadınla bir erkek arasındaki gayrimeşru ilişkidir değil mi? Peki fiil olarak helal olanından farkı var mıdır? Hiçbir farkı yok. Aynı fiildir, aynı organlardır, aynı hazdır. Demek ki fiilde değil mesele, niyette. Musiki de bunun gibidir. Musikiyi işret için, Allah'tan gafil kalmak için, içki fışkı meselesine alet etmek için yaptığınız zaman, zaten o ortam bir günahtır. Ortam caiz değildir. Onunla beraber yenilen, içilen, yapılan fiiller, o hali, o safahatı destekleyici bütün ne var ise hepsi haramdır. Burada sadece musikinin haramlığı değil mesele, niye sen bir ney sesiyle İsrafil'in sûrunu düşünmüyorsun da başka şey düşünüyorsun? Sen evvela niyetini düzelt, kafanı beynini düzelt. Dervişin fikri neyse zikri odur. Allah'ı düşünen herkes, hangi fiili işlerse Allah için işler. Allah'ın disiplini içerisinde olan ve şer'i şerife mugayir olmayan hangisiyle işliyorsam bu Allah içindir ve caizdir. Allah için olmayan namazı kılsan caiz değildir. Allah için kesilmeyen hayvanın eti yenmez. Bak aynı koyun, aynı bıçak, bir tanesi Allah'ın adı zikredilmeden, Allah için olmayan bir şekilde kesiliyor, eti haram sana ama aynı hayvan aynı bıçak, aynı el, Bismillah Allahüekber diyor kesiyor, afiyetle ye!

Meselelere böyle bakmak lazım. Niyet hayır, akıbet hayırdır. Niyet hayırsa, musiki de hayırdır, kurban da hayırdır, her şey hayırdır. Ama niyet hayır değilse sen Mekke'ye Beytullah'ı tavaf etmek için değil de tavaf alanında insanları soymak için gidiyorsan, sen de gittin Mekke'ye ben de gittim, beraber gittik, ne oldu, ikimiz de mi hacı olduk? Bir tanesi hırsız, o zaman bu hesap böyle yapılmaz, yanlış bu. Yani zahire göre değil, niyete göre karar vermek lazım.

Musiki için nice risaleler yazılmıştır. Çok büyük zatlar yazmıştır. Musikinin haramiyetini tamamıyla çürütmüşlerdir. Bu ham sofuların düşünmeden Cenâb-ı Hakk'ın yarattıklarının içerisindeki zarafeti, nezaketi, nezaheti anlayamayan kişileri tedbir olarak ortaya koydukları, sonradan kaideye dönüşmüş birtakım sözler ve duruşlardır, birtakım tatbikatlardır.

Cenâb-ı Hakk âlemleri tamamıyla kendi marifeti için yaratmıştır. Kimsenin yanılarak beşeri hayalatı tatmin olsun diye hiçbir şey yarat Sayfa:194 [line]
mamıştır. Onun için ladin olarak hiçbir şey olmaması icap eder. Her sevin Allah için olması lazımdır. Çünkü Allah dünya ve ahiret ayrımı diye bir şey yaratmadı ki. Bunlar tamamıyla insanların şeytanın igva sına uyarak ortaya çıkarmış oldukları şeylerdir. Dünya için ayrıca bir sev yoktur. Bir tek Allah vardır. Bütün varlık Cenâb-ı Hakk'ın kuvve-yi kutsivesinden açığa çıkmıştır ve bütün varlık yine Allah için zikreder, zikretmelidir, insanlar da bunu temin etmelidir. Bunu yaşamalıdır ve yaşatmalıdır. Binanın dinisi, ladinisi olur mu? Musikinin niye oluyor? Ladini diye işaret edilen şey, Allah'a isyan etmiş, şeytana iman etmiş, nefsini hoş etmek üzere birtakım şeyleri icat etmiş insanların işidir. Yoktur onlar, varsa da cezaya müstahaktır. Ladini diye bir musiki olmaz, ladini bir davranış olur. O davranış da şeytana uymaktır.
"Severim her güzeli senden eserdir diyerek 
Koklarım goncaları sen gibi terdir diyerek"
Bilirsin bu şarkıyı. Şimdi ben bunu, her şeyi Cenâb-ı Hakk'ın kuvve-yi kutsiyesinden açığa çıkmış şeyler olarak düşünüp de okuduğum zaman o şarkı ladini olmaktan çıkar. Böyle bir şey tefsire tabidir. Muzaffer Efendim bir gün bize “Çocuklar, bizim şarkılarımız İrfanlı büyüklerimiz tarafından maalesef şeytana tabi olmuş insanların meclislerinde de okunsun, ola ki buradaki rumuzatı, sembolleri düşünerek gerçeği yönelirler diye onlara bir ipucu olarak vermişlerdir" demişti.
"Yüceldikçe yüceldi yüce dağlar 
Cemâl-i yâri görmez didem ağlar"
Kemençeci Şükrü Bey'in şarkısı bu, Hicaz şarkısı. nefis dağlarım o kadar yüceldi ki, şeytana o kadar ayak uydum ki, cemal-i yâri görmez didem, ağlar. Bu kadar nefsaniyet içerisinde Hakk'ın cemalini müşahede etmek mümkün mü, tabii ki ağlar. Şimdi bunu bu şekilde görüp bu yanlışını fark edip ah diyerek o nefis dağlarını bir bir aşağı indirerek cemal-i yârin zahir olmasını sağlama yolunu tercih etmemek  Sayfa:195[line]
mümkün olmayabilir. Tercih eden insanlar çıkabilir. Onun için bizim büyüklerimiz irfanlı insanlardı. Bu şekilde perdeli olarak yine Cenâb-ı Hakk'ı zikreden ve işaret eden şiirlerle musiki de yapmışlardır. Muzaffer Efendi Hazretleri'nin irfanıdır bu. Biz başka boyutta yaşıyoruz Ahmet'im. Maalesef insanlar dünyada yaşıyor. Biz her şeyde Cenâb-ı Hakk'ın marifetini buluruz. Marifet demek yakîn demektir. Maarif de yakîni temin eden şey demektir. Eğitimle aynı manada değildir. Onun için Milli Eğitim Bakanlığı değil, Milli Maarif Bakanlığı olması lazım. Sayfa: 196[line]
Söyleşi: Ahmet Tezcan, Ömer Tuğrul İnanç'ın sunuşuyla Ayrılık Yaman Kelime, Ahmet Özhan Kitabı isimli eserinden bir bölüm okudunuz...

İlgili Konu: - Tolstoy Cevaplıyor, Müzik Ruhun Gıdası Mı?
[favorite]
kişisel blog,takip et

Yorum Gönder

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.