17.1.19

Ordan Burdan Şurdan #12


E
n son yayınladığım Ordan Burdan Şurdan başlıklı seri üzerinden 3 aya yakın bir süre geçmiş...

Geçen bu süre öyle olağan ve rutin seyrinde akıp giden bir süre olmadı ve hayatımda önemli sayılabilcek değişikliklerin yaşandığı bir süreci, acısıyla tatlısıyla, getirdikleriyle götürdükleriyle geride bıraktım...

Hayat sahnesi sürekli mücadele ve değişimlere hamilik yapıyor... Hayatın; dur şu ahmeti biraz mutlu edeyim, çok sıkıntılı günler yaşıyor, gülsün biraz şu garip şeklinde bir kaygısı olduğunu düşünmüyorum... Bana öyle geliyor ki; dünyamız, bizim dünya kadar büyük sandığımız dertlerimizle hemhal olup çözüm üretmek yerine, sadece süre tanımakla iktifa ediyor... Bizi düşünüp her şeyin daha güzel olması  için, ben değil sen kendin bir şeyler yapacaksın şeklindeki ihsası ile bunu bize tevdi ediyor...

Şu son ayların bu acayip zulmü neydi bana karşı? Eski salim kafamı bulamıyordum artık. Her zaman, her yerde en tuhaf azapları ben çekiyordum. Açlık/Knut Hamsun

Dünya 1 saatte kendi ekseni etrafında 1670 kilometre hızla dönerken bizim hayatımızın her devriyesinin yeknesak geçmesini beklemek iyimserlik olur zaten...

Üstte çizdiğim tabloya bakınca zevkin doruklarında yaşayan bir ademoğlu olduğuma inanmaya başlıyorum... Bunu aslında ben değil Peyami Safa Söylüyor... Diyor ki; İnsan, çektiği ıstırap nispetinde zevk duyar... Hadi öyle olsun diyerek yaklaşık 60 gün önce başladığım şu, Ordan, burdan, şurdan serisinin 12.sini şimdi yayınlamak kuvvetini yakalamışken bitireyim istiyorum...

İçinizi bayma pahasına da olsa, benim lakırdılarımı okuma zahmetine katlandığınız için hepinize teşekkür ediyor, esenlikler diliyorum...

Serzeniş


Sabah uyandığında pişman olacağın şeyler için akşamcı olmanın,
hüzünlere yelken açıp,
efkarına maya çalmanın,
uykusuz kalıp üşüterek hastalığa davetiye çıkarmanın
ve en nihayetinde
yarınından vakit çalıp kuvvetsiz kalmanın?
Manası var mı ki ey gönül...
Buna hakkın var mı ki ey gönül!
(ahmetaşkın)

Bir kültürel direnme formu olarak Arabesk


Arabesk şarkılar ve fılmler genelde acı ve hayal kırıklıklarıyla örülür. Şarkıların konu edindiği mekânlar, şehir merkezleri, taksiler, trenler, kafeler, kalabalıklar ve yabancı sokaklardır. Çoğunlukla acının direkt sebebinden bahsedilmez fakat belirsiz bir zamirle anılır. Genel olarak ifade edilen; toplumun, varlıklılar ve varlık sahibi olmayanlar olarak iki sınıfsal kategori ve şerefliler ve şerefsizler olarak iki ahlakî kategoriye sahip olduğudur. Tüm durumlarda, varlık sahibi olmayanlar dürüst ve namusludur ve de varlıklı olan şerefsizlerin davranışlarına maruz kalırlar. Sonuçta şiddetli bir acı çekerler... (kadem: musiki ve edebiyat dergisi, Esra Özdil)

Müslüm Gürses Benzeri Taksi Şoförü


Müslüm Gürses'e benzerliğiyle dikkat çeken  bir taksi şoförü abi... İsmini öğrenmek için videoyu baştan sona tekrar izledim fakat ismine rastlayamadım...  Abi, Müslüm Gürses benzerliğinden son derece memnun... "Allah'ın sevgili kuluyum ki mevlam beni ona benzetmiş yaratmış... Bu güzel bir şey..." mealinde ve hamd içeren sözler söylüyor... Bu videoyu seyredenlerin yaptıkları yorumlarda ortaya çıkan ortak görüşe göre; "Müslüm filminde bu taksici abi oynamalıydı" diyorlar...

Müslüm Gürses'in bir vasiyetini okudum... Demiş ki; "Ben öldükten sonra filmimi çekmeyin" Ortada böylesine net ve hassas bir vasiyet varken Müslüm Baba'nın filminin yapılmasına gönlüm razı gelmez... Dolayısıyla Müslüm filmini tasvip etmiyor ve tercihen  izlemeyeceğimi düşünüyorum...

Müslüm filmini izleyenler soruyor, çok beğendiklerini ifade ediyor ve izlememi tavsiye ediyorlar... Biz onu hemen her kasetinde, döneminin mistik havasını yansıtan tegannisini, enstrumanları ve yaşına bağlı olarak değişen ses rengiyle söylediği depresif damar şarkılarını dinleyerek büyüdük ve sevdik. O sebepten, makyajlanan ve gayrimüslüm birisi üzerinden ticari rant sağlamak adına böyle bir projenin içerisinde yer alanlara pirim veremem... Ayrıca Müslüm'e en çok benzemeyen, belki de arabeskle ilgisi olmayan ve depresip bir yaşam tarzına mugayir birisinin başrol oynadığı bir filmi izlemek isteyeceğimi sanmıyorum...


Dünya Dönüyor


Dünya kendi ekseni etrafında yapmış olduğu dönüş işlemini, Batı Yönünden Doğu Yönüne olmak üzere 24 saatlik bir zaman diliminde tamamlar. Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı saatte 1670 km dir. Bu dönme işlemi sırasında aynı zamanda güneşin etrafında da dönüş işlemini gerçekleştiren Dünya 108.000 km. hızla güneşin etrafında döner. Bu hız dünya güneşe yaklaştığı zaman armaya başlarken, güneşten uzaklaştığı zamanda ise bu hız azalır. (oncevatan.com.tr)


Abdulhamit Han Hazretleri'ne göre Edebiyat


Abdühamit, edebiyatı yasak ettiği zaman ne kadar bağırıp çağırmış, adamcağızın ne kadar günahına
girmiştik. Adamcağız, meğer ne ha-kîm Padişahmış! Edepsizlik etmek için edebiyat kadar iyi vasıta olamıyacağmı o zaman keşfetmiş!.." ( Tanrı Misafiri, Reşat Nuri Güntekin )


Edebiyatın Güzelliği


Edebiyat şunun için güzeldir: Senden asırlar önce yaşamış biri, senin de içini kemiren ve genellikle ifade edemediğin duyguları tarif etmiştir bir yerlerde. Varlığından haberdar olmayan birinin, senin yerine sıkıntı çekmiş olduğunu görmek rahatlatır. Anlarsın, yalnız değilsindir. (Bektaş Şenel)

Edebiyatın Ahlak Üzerine Etkisi


Öncelikle cüzdanımızı değil de, insan tarafımızı kuvvetlendirmek zorundayız. insan tarafımızı kuvvetlendirmenin bir yolu insana yakışan işler/seçimler yapmaktır. Mesela okumak, edebiyatla ilgilenmek, suya ve yeşile bakmak...

Namık Kemal "Edebiyat ahlakın düzelmesine, faziletlerin insan Ruhunda kökleşmesine yardım eder" diyor... Neredeyse her gün bu sözün doğruluğuna şahit oluyorum... İbrahim Tenekeci / Tüfrksiz Hareketler

Ömer Seyfettin

Evet, şiir gibi, sanat gibi, aşk gibi, Şefkat gibi mantık da, akıl da, zeka da, mazide, ezeli, kadim medine'nin harabeleri altında gömülü kalmış milyonlarca adamı bir an içinde mahvedebilecek cehennem aletleri yaparken, sırf gevezelik maskaralık için kurduğumuz himaye-i Hayvanat derneklerine rağmen bugün Hangimiz biti aklınıza getirebilir? Onun hukukunu müdafaa değil, hatta edebiyatta "edebi kelam" diye uydurduğumuz bir riyakarlık kaidesine uyarak ismini bile anamayız.

Biz, bu son asrın muharrirleri ehemmiyetsiz, en adi şeylere kıymet verir, elimize bir fırsat geçti mi "pire"yi "deve" yaparız! Bilmem hangi meşhur ruhiyat mütehassısı ve temayülümüzü hayatta ciddiyetin, edebiyatta zevkin iflasına atfediyor. Diyor ki : "Bunlar hep bozukluk alametleri! İnsanlık hasta! Muvazenesi kaybolmuş! Gözler kör! Kulaklar sağır! Hani eski eserlerin mevzularındaki büyüklük! Hani o eski asil heyecanlar, necip tezler ve ilah, ve ilah.."

kişisel blog,takip et
  1. Güzel bir yazı olmuş , blog sitenizi çok beğendim kaliteli içerikler barındırıyor.

    Bende sizi beklerim www.zanalab.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz... Kıymemetli yorumunuz için teşekkür ederim... tabiki ziyaret ederim davetinizi için de ayrıca teşekkür ederim... :)

      Sil

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.